Dante Alighieri İtalyan ozan ve siyasetçi. En bilinen eseri, ahirete yapılan bir yolculuğu anlattığı İlahi Komedya'dır. Bu eser Cehennem, Araf ve Cennet isimlerinde üç ciltten oluşmuştur. Dünya edebiyat tarihinin en büyük eserlerinden biri kabul edildiği gibi, modern İtalyancanın da temelini oluşturur.
Doğum tarihi: Floransa İtalya (Mayıs-Haziran 1256)
Ölüm zamanı ve yeri: Eylül 1321, Revanna, İtalya
Tam İsmi: Durante degli Alighieri
Defnedildiği yer: Basilica of Saint Francis, Revanna, İtalya
Dante
Şiire ek olarak Dante, retorik tartışmalarından ahlaki felsefeye ve politik düşünceye kadar uzanan önemli teorik eserler yazdı. Virgil, Cicero ve Boethius gibi yazarları kendi amaçları için çizerek klasik geleneğe tamamen aşinaydı. Ancak, bir meslekten olmayan kişi için en sıra dışı olanı, aynı zamanda en son skolastik felsefeye ve teolojiye de etkileyici bir hakimiyete sahipti. Öğrenmesi ve çağının hararetli siyasi tartışmalarına kişisel katılımı, onu ortaçağ siyaset felsefesinin en önemli parçalarından biri olan De monarchia'nın kompozisyonuna götürdü.
Şiire ek olarak Dante, retorik tartışmalarından ahlaki felsefeye ve politik düşünceye kadar uzanan önemli teorik eserler yazdı. Virgil, Cicero ve Boethius gibi yazarları kendi amaçları için çizerek klasik geleneğe tamamen aşinaydı. Ancak, bir meslekten olmayan kişi için en sıra dışı olanı, aynı zamanda en son skolastik felsefeye ve teolojiye de etkileyici bir hakimiyete sahipti. Öğrenmesi ve çağının hararetli siyasi tartışmalarına kişisel katılımı, onu orta çağ siyaset felsefesinin en önemli parçalarından biri olan De monarchical kompozisyonuna götürdü.
Dante'nin önemi:
Dante, dünyanın en önemli edebiyat eserlerinden biri olan ve ilaveten destansı bir şiir olarak kabul edilen İlahi Komedya kitabı ile tanınan en büyük İtalyan şair olarak kabul edilir. Üç ciltte ayrılan şiir, Cehennem, Araf(Ahiret) ve Cennet'i ziyaret ederken genellikle kendisinin Dante olduğu varsayılan bir adamı takip eder.
Dante’nin erken yaşamı nasıldı?
Dante Aligheiri, 1265 yılında Floransa'da daha az soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Gençken şiir yazmaya başladı,dokuz yaşına geldikten daha sonra şiirlerinin çoğunu adadığı sevdiği kadın Beatrice ile tanıştı. Dante'nin annesi 14 yaşına gelmeden öldü ve babası 1283'ten önce öldü.
Peki Dante nasıl öldü?
1302 yılında siyasi faaliyetlerden ötürü kendisine para cezası kesildi ancak cezayı ödemeyi reddettiğinden dolayı Floransan'da idamla yüz yüze gelen Dante, İtalyayı önce dolaştı. Orada İlahi Komedyayı bitirdikten kısa süre sonra 1321 yılında öldü. Bazı insanlar sıtmaya yakalandığını düşünmekte.
Sıtma nedir? Bilmeyenler için:
Sıtma, hastalık yapıcı bir grup parazit olan plazmodiumların, dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir hastalıktır.
Beatrice
Beatrice'in Dante'ye mektubu
İsmim Beatrice, 24 yaşındayım ve sizin sandığınız kadın değilim. Benim için bildiğim iki kitap yazıldı; şiirleri ve novellaları saymıyorum bile. Bütün o kuyrukları kıvrılarak birbirine yaslanmış harfler, dizeler, kantolar, hepsi Durante’nin hayalleri, içinde benden çok az şey var. Önce belki doğru olanlardan başlamak lazım; evet, 8 yaşımı bitirip dokuzuma bastığım yıl bir bahar davetinde tanıştık. Evet, üzerimde kırmızı bir elbise vardı ve evet son karşılaşmamız 18 yaşına bastığım yıl oldu. Hepsi bu kadar. İnanın bunun dışındakiler Durante’nin saplantılı hayalgücü. İlk karşılaştığımız günün hikayesi sonradan o kadar çok anlatıldı ki, benim için hiç önemli olmayan bir anı tekrar tekrar yaşamaya mecbur bırakıldım. Takdir edersiniz ki bu son derece sinir bozucu bir durum. Daveti tabii hatırlıyorum, taze, sulu bir meyve gibi ışıl ışıl bir gündü. Davete annem, babam ve iki ablamla beraber gittim ve ilk gördüğüm şey beyaz ipek kurdelelerle bağlanmış mor leylak demetleriyle dolu salon oldu. Ben o günü leylak kokusuyla hatırlarım. Güneşli, aydınlık, neşe dolu ve leylak kokulu bir gün; ama hepsi bu kadar.
Durante’nin yanıma geldiğini, elbisem ile ilgili bir şeyler söylediğini ve ilgimi çekmek için yanındakilerle yüksek sesle konuşarak kendisinden bahsettiğini hatırlıyorum elbette. Beni görür görmez benden hoşlandığını anladım ve yanından hemen uzaklaştım. İltifatı bir tavlama yöntemi sanan ve sürekli kendinden bahseden erkeklerden hiç hoşlanmam. Üstelik iltifatı bana değil elbiseme yapmıştı ve doğal olarak iltifatın sahibi elbiseyi doğum günüm için Venedikten alan babamdı. Sürekli ne kadar soylu bir aileden geldiğini, soylarının taa Roma’ya dayandığını anlatan karga burunlu ve geveze bir çocuk aşık olunacak biri değildir şüphesiz. O günden sonra da bir daha 18 yaşıma kadar hiç görmedim. Yalnız bir iki sene kadar ablamlar onun abartılı tavırlarını taklit ederek “elbisenizin rengi ne kadar güzel, tıpkı sizin gibi” diyerek benimle dalga geçtiler. Sonra da unuttum gitti. Hoşlandığım erkekler, beni beğensin istediğim erkekler, flört etmek, baştan çıkarmak istediğim erkekler ve aşık olduğum erkekler oldu. Ama içlerinde Durante yoktu. En sinirimi bozan şey de beni bir iffet kumkuması olarak göstermesi ve bu sevdiğine kavuşamamış, erdemli ama talihsiz kadın hayaletinin peşimi hiç bırakmaması.
Durante’de o zaman da şimdi de sinirimi bozan şeyin ne olduğunu söyleyim size. Kendini ve kendine yakın olduğunu düşündüğü kişileri hiç olmadıkları bir uhraviyet zırhıyla kuşatması ve buna inanması. İsminden başlayalım mesela adı Dante falan değil; Durante. Dante sonradan kendi için seçtiği melodik ve ilahi göndermelerle dolu bir isim. Roma’ya dayanan soya gelince… buna gülerim işte çünkü babasını sorun kendisine isterseniz. Her neyse benim derdim zaten soyuyla değil daha çok bana yüklediği sıfatlarla ilgili. Saydım tam 67 kez ismim geçiyor La Divina Commedia’da. İlki Araf’ın 30. Kantosunun 73. Dizesinde: “ İyi bak! Beatrice’nin kendisi taa karşında” böyle çıkıyorum sahneye sonra ne zaman ustam dediği Vergilius ortadan kaybolsa “ Vergilius gitti diye ağlama Dante” bak! birazdan Beatrice çıkacak sahneye… İnanın bana Commedia’nın sonuna kadar Vergilius’un kendinden sıkıldığı yerde topu bana atıyor. Cennet’e girerken bile Vergilius kapıya kadar elinden tutup getiriyor ve 30. Kantodan itibaren bu melankolik hayalperesti bana teslim ediyor. El insaf!.
Ailem Floransa’nın en köklü ailelerin dendi ve hem annem hem babam şükürler olsun ki eğitime önem veren insanlardı. İki ablamla beraber astronomi, latince, edebiyat ve matematik dersleri aldık. Özel olarak teoloji ve felsefe de ilgi alanımdı. Hatta, Bede Venerabilis’in Ecclesiastica’sını okumuştum. İntihal diyeceğim yaaa…neyse.. Aslında biraz kızgınlıktan bu söylediklerim. Hani ortaya çıkıyorum ya cennete zafer arabasına kurulmuş bir halde, işte güya arabam evrensel kiliseyi temsil ediyor ben de yüce Tanrının erdemleriyle donatılmışım falan. İşte enn sinirime gider yer de burası. Tanrısal erdemle donatılmak ve adeta Meryem’le bir tutulmak. Size söyleyeyim kocam Simone’yi çok sevdim ve onu ben baştan çıkardım, hatta beni kınamanız riskini göze alarak söyleyeyim evlendiğimizde üç aylık hamileydim. Ama o çocuğu ne yazık ki düşürdüm.
Beni benzettiği bir diğer kadın da yunan mitolojisindeki Persophone. İşte buna kızmıyor sadece gülüyorum çünkü Persephone kaç tane nar tanesi yuttu bir düşünün.. İsteseydi dilinin altına saklayabilirdi değil mi? Hayır ben Persephone’de değilim o Hades’e aşık oldu ben Durante’ye hiç bir zaman aşık olmadım. Vita Nova’ da karşılaşmalarımızı anlattığı yerler dışında doğru olan tek yer “ Arap takvimine göre ayın dokuzuncu gününün ilk saatlerinde aramızdan ayrıldı, Suriye takvimine göre yılın dokuzuncu ayı” kısmı. Ölüm nedenim ise gebelik zehirlenmesi. İkinci oğlumun karnımda öldüğünün farkına varmamışız.
Neyse ben Durante’nin benimle ilgili kurduğu hayallerden sorumlu değilim. Ne azizeyim ne de sevdiğine kavuşamamış aşık. Borges’in, Durante ve benimle ilgili yazdıklarını okuyun. Borges’i okuyunca hah dedim nihayet biri benim gerçek yüzümü görmüş.
Hem size bir şey söyleyeyim mi Durante’nin pek övündüğü “Haziran ayı doğumlu bir ikizler burcu“ olmak mevzusu işin en komik kısmı. Ben Koç burcuyum, romantizmden, abartılı aşk gösterilerinden, melankolik tavırlardan hiç hoşlanmam o yüzden de İkizler Burcu erkeklerinin lateral aşk gösterilerini seyretmeye hiç dayanamam. Son söyleyeceğim, ismim kullanılarak ortada karşılıklı bir aşk varmış gibi saçma bir ihsasın edebi başarı malzemesi yapılmasını çok sıkıcı bulduğumdur.
İsmim Beatrice Portinari, Floransalıyım, 1290 yılında henüz 24 yaşında gebelik zehirlenmesinden öldüm. Ve inanın sandığınız kadın değildim.
Çoğu insan bilmese de tarihin en büyük aşıklarından biri Dante'nin Beatrice'e karşı duyduğu ancak karşılıksız olan aşktır. dokuz yaşındayken kendisinden bir yaş küçük Beatrice'e aşık olduğu tüm kaynaklar tarafından kesin olarak bilinmektedir.
Bu arada ''Beatrice'' Dante'nin hayal dünyasında uyfurduğu Cehennem, Ahiret ve Cennette arayıp bulamadığı bir kadındır. Kadına öyle bir aşka sahiptir ki onu 3 tane katmanda arayıp bulamamıştır. dokuzuncu katmanına geldiğinde ise köşede tek başına ağlayan Hz. Muhammedi görmüş. Niye ağlıyor ve Niye cehennemde olduğunun açıklaması ise Hristiyanların kendi söylediği bir şey. Bu bilginin tam kesinliğinden emin değiliz elbette. Ancak en üst katmanda 10. katmanda bulunan kişi şeytan olduğu Herkes bilinmektedir. Tanrıya ihanet ettiğinden mütevellit.
Bu aşkının tesiri ile ilahi komedya kitabını yazmıştır.
Mektubun alındığı yer: KAYNAKÇA
https://www.britannica.com/biography/Dante-Alighieri
Düzenlenmiştir.
0 Yorumlar